Kök Hücre Transplantasyonu veya Kemik İliği Nakli

Uz.Dr.Dilek YAZMAN
İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı

Sevgili okurlar, kemik iliği nakli terminolojisi eskiden beri çoğumuzun kulağına çalınmış bir terminolojidir. Günümüzde bu terimin yerini kök hücre nakli terimi almıştır. Çoğumuzun bildiği gibi, eş anlamda kullanılagelen bu tanımlamalarla ifade edilen işlem bazı maling hastalıklardan lösemi ve lenfomalar için tedavi amaçlı uygulanan bir işlemdir. Lösemi ve lenfomalar için kök hücre nakli tedavide küratif hedefe varmak için önemli bir araçtır. Bu hastalıklarda kemoterapi ve radyoterapi sonrası elde edilen iyileşmiş hali devam ettirmek veya az miktarda kalan hastalığı iyileştirmek veya tekrarlama riskini azaltmak için başvurulan bir tedavi yöntemidir. Günümüzde bazı başka kanser türlerinde de örneğin multiple myeloma veya çocukluk çağının bazı kanserlerinden olan nöroblastoma veya bazı başka kanserler için de denenmektedir. Bahsettiğimiz ilk tedavilerden sonra kök hücrelerin kullanıldığı adı geçen nakil tedavisi, aslında hastalığı yok etmek için hastaya daha yüksek ve toksik dozlarda kemoterapötik ilaç ve radyoterapi vermeyi mümkün kılarak hastalığı yoketmeyi hedeflemektedir.

Kök hücreler vücudumuzda önce embriyonik kök hücreler olarak bulunmakta, bu kök hücrelerin her türlü hücreye farklılaşma kapasitesi bulunmaktadır. Daha sonra kordon kanında, kemik iliğinde ve daha az oranda da perifer kanımızda (damarlarımızda) yer almaktadırlar. Bahsedilen bu hastalıkların tedavisi için kök hücreler, kemik iliğinden alınabilir veya periferik kök hücreler aferez yöntemi ile elde edilebilir veya doğum işlemi tamamlandıktan hemen sonra kordon kanından sağlanabilir.

Nakil için elde edilecek olan kök hücrenin elde edileceği bölmenin farklı olabileceği gibi elde edileceği kişi de farklılık gösterebilir. Lenfomada genelde tercih edilen otolog nakil (kişinin kendi kök hücresinden yapılacak nakil) iken lösemilerde otolog değil allojeneik veya sinjeneik nakil yöntemi tercih edilir. Allojeneik nakil hastanın kendinden değil başka bir insandan elde edilen kök hücrelerin kullanılması ile uygulanır (kardeşinden, akrabasından veya akrabası olmayan vericiden olabilir). Sinjeneik nakil ise eş yumurta ikizinden uygulanan nakile verilen isimdir. Allojeneik nakilde en sorunsuz olacak nakili sağlamak için alıcı hasta ile verici sağlıklı kişi arasında lökosit antijenlerinin tam uyum sağladığı (tam HLA uyumlu dediğimiz durum) alıcı-verici çifti sağlanmaya çalışılır. Uyumun tam olabileceği ilk yer hasta kişinin kardeşleridir ve tam HLA uyumunun sağlanma olasılığı % 25-35 arasında değişmektedir. Kardeşler arasında uyum yoksa veya başka bir nakili sınırlandırıcı durum sözkonusu ise o zaman akraba olamayan verici araştırmasına başlanır. Aynı etnik ve ırk özelliklerine sahip topluluklarda bu araştırmanın yapıldığı durumlarda HLA uyumlu verici bulabilme olasılığı %50 lerdedir. Bu nedenle uluslararası kök hücre verici HLA tiplendirme bilgilerini içeren ve milyonlarca kişinin bilgilerini arşivleyen kök hücre bankaları mevcuttur. Bu verici sayısının HLA tip sayısının artırılması için sürekli ve yeni gönüllü vericilerin bu bankalara kaydolamaları gerekmektedir. Bu bir gönüllülük, bilinçlilik ve uygarlık problemidir. Sorun kapımızı çalmadan önce, başkalarının kapısını çalmışken duyarlılık gösterme inceliğidir.

Bir verici, gönüllülük çerçevesinde bir ulusal veya uluslararası kök hücre bankasına kayıt olurken hiç bir ücret ödemez. Kendisinden sadece iki küçük tüpe alınacak kan ile HLA tiplendirmesi yapılır ve veri bankasına bu bilgi kaydedilir. Eğer bir hastaya kök hücreleriniz HLA tam uyumu sağlayacak kadar şanslı iseniz tereddüt etmenize hiç gerek yok çünkü sizden alınacak kök hücreler miktar olarak sizi kök hücresiz bırakmayacak kadar azdır ve vücudunuz 2-3 gün içinde üretimini tam olarak yerine koyacaktır. İlk paragraflarda bahsettiğimiz gibi, gönüllü vericiden kemik iliği veya perifer kök hücresi toplanabilir. Bu, hastanın ihtiyacına göre doktorun tayin edeceği bir seçimdir. Ancak günümüzde kök hücre nakillerinin % 80 i periferik kök hücre yöntemi ile yapılmaktadır. Bu yöntemde verici rahat bir pozisyonda oturur veya yatarken bir kolundan takılan kan seti yardımı ile kanı bir makineden geçirilip kök hücreleri ayrıştırılmakta ve kan bu otomatik ayrıştırma işleminden sonra diğer kolundan vericiye geri döndürülmektedir. Bu işlem 4-6 saat sürmektedir. Bu işlemden 4-5 gün önce vericinin perifer kök hücre sayısını artırmak için bazı ilaçlar verilmektedir. Verilen bu ilaçların yan etkisi vücuda bir halsizlik, yer yer hafif kemik ağrıları olması, grip benzeri şikayetler ve işlem sırasında da kramp, dudaklarda uyuşukluk gibi şikayetlerin ötesine geçmemektedir. İşlemden 2-3 gün sonra kişinin bu şikayetleri bir daha tekrarlamamaktadır. Kemik iliği vericisi olarak seçildiyseniz, genel anestezi altında veya belden aşağısının uyuşturulacağı spinal anestezi ile ameliyathane koşullarında kalçanın çeşitli yerlerinden kemiğe girilerek ürün adı verilen yaklaşık bir litrelik kan ve kök hücre toplanır. Bu işlem yaklaşık bir saat sürer. İşlem sonrası 3-4 gün kalçada ağrı ve halsizlik duyulur. Daha sonra bu ürün kandan, kemik parçalarından ayrıştırılır, içine koruyucu ve besleyici  maddeler katılarak hastaya verilene kadar buzdolabında saklanır. Hastaya bu ürün verilmeden 4-5 gün önce toplanır, bazen birkaç seansta toplanır. Bu arada hastaya kemoterapi veya radyoterapi programı başlanmıştır ve bu program uyarınca hastaya bu ürün belli bir günde 4-6 saat içinde verilir. Artık hasta , hastalığının tedavisi açısından değişik bir sürece girer. Nakil işleminin ertesindeki dönemde graft versus host hastalığı değişik derecelerde oluşur. Hasta enfeksiyonlara hassas, hormal dengelerin bozulduğu bir süreç yaşar. Bu 3 aylık akut dönem sonrasında takip sıklığı azalsa da daha az olabilecek nakil yan etkileri bakımından bilgilendirilerek düzenli ve aralıklı olarak takipte tutulur.